Nesnelerin interneti kavramının hayatımıza girmesiyle birlikte, hangi sektörde olursa olsun birçok şirket, rekabette öne çıkabilmek adına iş süreçlerinde nesnelerin interneti dönüşümünü gerçekleştiriyor.
Büyük resme bakılınca nesnelerin interneti, iş süreçlerinde verimliliği arttırmada, satış sonrası hizmet süreçlerinin gelişmesinde, müşteri memnuniyetinde artışa ve her sektöre kendi özelinde farklı faydalar sağlayıp gerektiğinde iş modelini değiştirmeye kadar giden yolda firmalara yardımcı olabilecek bir teknoloji. Günümüzde hala farklı sebeplerle nesnelerin internetiyle (IoT) fazla iç içe olmamayı tercih eden firmalar da vardır elbet; bu sebepler arasında güvenlikle ilgili olası çıkabilecek sorunlar veya daha geniş konuşmak gerekirse kaynak eksikliğinden ötürü konuyla ilgili derin bilgiye sahip olamama gibi nedenler vardır. Tabii şirketlerin açısından durum ele alınırsa nesnelerin internetini iş süreçlerine dahil edip bu dönüşümü gerçekleştirmek, cihazlarını bağlı hale getirmek, uzaktan yönetmek, verilerine uzaktan da erişebilmek kısa ve kolay bir süreç değildir. Bu yüzden piyasada nesnelerin interneti teknolojisinin geleceğini görebilen, bu öngörüdeki firmalar bu dönüşümü kendilerine uyarlayabilmek adına gerekli yapıyı sağlamak için IoT bulut platformu sağlayan şirketlerle partnerlik yapısında çalışmayı tercih ediyorlar.
Gartner Hype Cycle 2016 grafiğinde de IoT ve ilgili konu başlıkları grafiğin zirve noktalarında yer almaktadır ki bu da bize konunun hala daha araştırılmaya devam ettiğinin; aslında merak ve öğrenme sürecinin devam ettiğinin kanıtı niteliğindedir.Son yıllarda nesnelerin interneti kavramının entegre edildiği firmalar iş modellerinde de değişikliğe gitmeyi kendileri açısından faydalı görmektedirler ve çoğunlukla gıda endüstrisinde tercih edilen modeller içerisinde de sayabileceğimiz “hizmet olarak ürün(product service system– PSS)” iş modeline ilgi gelecekte de yadsınamaz bir düzeye gelecek ve firmaları IoT şirketlerine yönlendirmeye zorunlu tutacaktır diyebiliriz.Hizmet olarak ürün modeli satıcılar ve müşteriler arasında uzun süreli bir ilişki meydana getirir ve uzun vadede satıcıların pazar büyüklüğünü artırır. Çünkü temel olarak bir müşterinin pazara giriş fiyatı, daha az yatırım harcamasıyla düşürülür; bu nedenle de müşteri sayısı artar. Bununla birlikte, ilk satışları azaltabilir ve kısa vadeli gelir kayıpları yaşayabilir; fakat uzun vadede fırsat maliyeti, tek seferlik etkileşimden daha büyük olacaktır.
Bu iş modeline en doğru ve yerinde örnek ise Arzum ve ekosistemimizde de yer alan Iven firmasının iş birliğinden doğan, Okka Türk Kahvesi makinaları özelinde, gelir modelinde gerçekleşen inovatif değişikliktir. Arzum, Okka Türk Kahvesi makinalarını artık firmalara ücretsiz verip makinada kullanılacak Türk Kahvesini istenilen periyodlarda ve uygun bulunan miktarlarda firmalara satmaktadır. Yani artık Arzum sadece cihaz satan bir firma olmaktan çıkıp kahve tedariği de sağlamakta olan bir firma konumuna yükselmiştir. Bunu da Okka Türk Kahvesi makinalarını Iven Bulut Platformu’na bağlayarak oraya makinadan ulaştırılan veri akışı sonunda ortaya çıkan raporlamaları dikkate alarak gerçekleştirmektedir; bu raporlamalar sayesinde hangi bölgede bulunan makinadan ne kadar kahve tüketilmiş, makinalar nasıl koşullarda kullanılmakta, makinaların arıza tahmini ve duruma göre uzaktan onarımı gibi sonuçlar elde etmektedir. Konuyla ilgili daha geniş bilgiye Iven’in internet sitesindeki “Arzum Vaka Çalışması” isimli dokümandan ulaşabilirsiniz.